Neden Aile-Çocuk Kampları Yapıyoruz ?
Öğretmenlik kariyerimde hep yapmak istediğim bir hayalim vardı. Kendi öğrencilerimle kampa gitmek 😊
Doğanın nasıl iyileştirici bir yönü olduğunu,çocukları doğada keyifli vakit geçirirken aynı zamanda ,doğayı tanıyıp ona saygı duymaları gerektiğini, temel kampçılık becerilerini öğrenmeleri ve öğrencilerimle aramdaki bağın kuvvetlenmesini istiyordum. Gece ateş başında sohbet etmek,beraber yıldızları izlemek ve onlara bu kamp ile beraber özgürlüğün ne demek olduğunu bir parça öğretmek istiyordum. 2019 yılında çalıştığım bir özel kurumda Müdürümü ikna etmek zor olsa da sonunda kabul ettirmiştim. Çınarcık Teşfikiye Erikli Yaylasında anne-baba-çocuk yaklaşık 100 kişi ilk kampımızı gerçekleştirdik. Öyle güzel bir kamp olmuştu ki.Çocuklar dönmek istememişlerdi.Gittiğimiz alanda telefonda çekmiyordu. Teknolojiden uzak tamamen doğayla iç içeydik. Çocukların mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Oradan oraya özgürce oyun oynuyorlar,dereye ayaklarını sokuyorlar,çamurdan heykeller yapıyorlar,merak ediyorlar,sorguluyorlar,gece ateş başında uyumamak için direniyorlardı. Her anımıza yüzlerce anı sığdırmıştık.Hayatımda hiç bu kadar yorulmamıştım. 15 gün zor kendime gelmiştim. Ama değmiş miydi? Fazlasıyla.
Kamp bittiğinde bir öğrencimin babası yanıma geldi.
Hocam size ne kadar teşekkür etsem az kalır.Bana büyük bir ders verdiniz dedi.
Ben tabi şaşkınlıkla nasıl yani ? dedim.
Kampa 8 yaşında çocuğuyla katılmıştı. Benim oğlum bu yaşına kadar hep bakıcılarla büyüdü. Oğlumla hiç bu kadar uzun beraber vakit geçirmemiştim. Kendimi işime adadığım için eve geldiğimde çocuğumla vakit geçiremiyordum,bu kamp bana baba olduğumu hatırlattı. Oğlumla vakit geçirdiğimde onun hiç görmediğim yanlarını gördüm,hayal dünyasının ne kadar geniş olduğunu,yeni yeteneklerini ,arkadaşlarıyla ilişkilerini gözlemledim.Çocuğumun benimle kampa gelmekten ne kadar çok mutlu olduğunu gözlerinden okuyordum. Gece çadırda yatarken bana öyle bir sarıldıki baba iyi ki bu kampa gelmişiz. Bundan sonra hep kampa gidelim dedi.
Gözlerim dolmuştu bunları duyduğumda.
Kamp bittiğinde genel olarak en çok gözlemlediğim şey doğanın birleştirici gücünün tartışılmaz olduğuydu. Okula geri döndüğümüzde uzunca bir süre bu kamp konuşuldu. Tabi ben inanılmaz mutluydum. Bir sürü öğrencimin hayata farklı bir pencereden bakmasına vesile olmuştum.Normalde senede bir defa yapılması planlanan kamp etkinliği senede 2’ye çıkarılmıştı. 1-2-3 derken her kampta çocuklarda farklı şeyler gözlemledim.
Öğretmenlik hayatımın benim için en büyük anlamı bir çocuğun kalbine dokunmaktı. Yeteneğini keşfettiği ana şahit olmaktı. Neden dedim buna birde kampları eklemeyeyim ?
Günümüzün çağını biliyorsunuz,teknoloji çağı.
Google amcaya ne yazarsak hemen bilgiye ulaşabiliyoruz.Teknolojinin getirdiği bu bağımlılıkla rutinleşmiş bir hayatın içinde buluyoruz kendimizi. Oysa ki çocuk oyun oynamalı,merak etmeli,sorgulamalı,kirlenmeli.Doğada vakit geçirmeli.Modernleşmiş dünyanın içerisinde büyüdüğü zaman çocukluktan kala yara izleri olmalı dizlerinde.
Çocukluktan kalan anılarını anlatmalı.
Yaparak,yaşayarak deneyimlemeli.
Bütün çocuklar bizim için bir çiçek.
Bu çiçek tarlasında ne kadar çok çocuğun kalbine dokunursak,o kadar çok meyve veriyoruz.
Sevgiyle beslenen,samimiyetle filizlenen,iyilikle çiçek açan kocaman bir aileyiz.
Ailemize katılan tüm çocukları sevgiyle kucaklıyoruz. Daha nice çocuklara dokunmak dileğiyle 💚